Kategori arşivi: E-Kütüphane

Bu bölümde kendi hazırladığım faydalı dökümanların yanı sıra başka kaynaklardan alıp kullandığım bilgileri de kaynak oluşturması amacıyla “E-Kütüphane” adı altında sizlerle paylaşacağım. Faydalı işler ve eserlerde kullanmanız dileğiyle….

Toksik Başarı Sendromuna Yakalanmış Olabilirsiniz!

  • Kendiniz dışındaki çalışanları başarılı bulmuyor ve beğenmiyor musunuz?
  • İnsanların işlerini iyi yapmadıklarını ve yetersiz olduklarını mı düşünüyorsunuz?
  • Evde, işte, tatilde, gittiğiniz her yerde iş mi düşünüyorsunuz?
  • Başkalarının fikir ve önerilerini aptalca, gereksiz ve yetersiz buluyor musunuz?
  • Size söylenenlere inanmakta zorlanıyor ve çoğunlukla yalan söylendiğini düşünüyor musunuz?
  • İnsanlara güvenmekte zorlanıyor musunuz?
  • İnsanları sıkı denetleme ve kontrol etme isteği duyuyor musunuz?
  • Fırsat olsa mesai saati dışı, hafta sonu ve izin demeden 7/24 çalışır mısınız? Diğer insanlardan da hafta sonu, mesai saati dışı ve izinlerde de çalışmasını bekler misiniz?
  • Yaşamınızda sevgiye yer veremeyecek kadar yoğun musunuz?
  • Başkalarıyla ilgilenemeyecek kadar meşgul musunuz?
  • Hiçbirşey için yeterli zamanınız yok mu?
  • Aileniz ve sevdiklerinizle zaman geçirmek için vaktiniz yok mu ve bu konuda isteksiz misiniz?

Bu sorulardan yarısından fazlasına cevabınız evet ise sizde başarılı insanların sıklıkla yaşadığı “Toksik başarı sendromuna” yakalanmış demektir.

Okumaya devam et

Gelecek sizi ne kadar zorlayacak? Kurumlarınız gelecek için ne kadar sağlıklı ve başarılı?

Kurumsal Check-up için Etkili Bir Yöntem: Argenti Metodu

İnsanlar gibi kurumlarda zamanla sağlığını kaybediyor hatta yok olabiliyor. Bu bağlamda insanlar gibi kurumların da check-up yaptırarak yapısal, yönetimsel ve finansal sağlığını kontrol ettirip gerekli önlemleri alması sürdürülebilir ve karlı bir kurum olarak rekabet avantajına sahip olması için kritik önem taşıyor.

Kurumunuzun check-up’ını yapmak için birçok farklı stratejik araç kullanabilirsiniz. Bu araçlardan en köklü ve etkin olanlarından biri batmakta olan şirketleri %90 oranında analiz eden ve geçmişi 1970’li yıllara uzanan Argenti Metodu…

Okumaya devam et

TRT Radyo 1 Çevrimiçi Programı Dijital İşe Alım Süreçleri Söyleşisi

26 Mayıs 2021’de TRT Radyo 1 ‘de “Çevrimiçi” programında Dijital İşe Alım Süreçleri konusunda çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Sohbeti kaçıranlardan gelen talep üzerine söyleşi konularımızı ve konuştuklarımızı yazı olarak sizlerle paylaşmak istedim.

Dinlemek isteyenler için ise linki aşağıda paylaşıyorum;

Okumaya devam et

Yetişkin Eğitim Memnuniyeti Değerlendirme (YEM) İK Blog’da…

Yetişkin Eğitim Memnuniyeti Değerlendirme (YEM) amacıyla Yrd. Doç. Dr. Zeki Yüksekbilgili ile birlikte hazırladığımız ölçeğimizle ilgili yazı Kariyer.net’in İnsan Kaynakları profesyonellerine yönelik olarak hazırladığı İK Blog’da  yayınlandı. Yazıyı http://www.kariyer.net/ik-blog/yetiskin-egitim-memnuniyeti-anketi-neden-onemli/ adresinde ve aşağıda bulabilirsiniz.

Eğitim yatırımın geri dönüşü halen çözümlenmemiş bir sorundur. Eğitime yapılan yatırım ve harcanan zaman sonucunda elde edilenlerin neler olduğunu belirlemek ise oldukça zordur. Temel olarak yetişkin eğitiminde katılımcıların eğitimden hoşlanıp hoşlanmadıkları, eğitimden mutlu ayrılıp ayrılmadıklarının ilk göstergesi eğitimin sonunda katılımcıların gülen yüzle ayrılmalarıdır. Kavradıkları bilgi ve beceriler program öncesi ve sonrasında uygulanabilecek testler, vaka çalışması, rol yapma gibi eğitsel uygulamalarla ölçümlenebilir. Katılımcıların 3-6 ay sonraki davranışları gözlemlenerek, anket uygulaması yapılarak veya performansları analiz edilerek davranışlarındaki farklılıklar analiz edilebilir. Sonuçta yapılacak maliyet/fayda analizi ile de programın katkısı kesin olarak belirlenebilir. Eğitim değerlendirme sürecinde kırılma noktası ise katılımcıların memnuniyet seviyeleridir. Bilindiği gibi ülkemizde, kurumlarımız içerisinde yılda binlerce eğitim yapılmakta, bu eğitimlere milyonlarca lira harcanmakta ve bu eğitimler sonrasında da eğitimin etkinliğini ölçmek için anketler yapılmaktadır. Ne yazık ki bu anketlerin hiçbiri bilimsel olarak güvenilirliği ve geçerliliği ispatlanmış ölçeklere dayanmamaktadır. Yetişkin katılımcıların memnun olmadan öğrenmeyi reddettikleri göz önüne alındığında bu sürecin ne kadar kritik olduğu açıkça görülmektedir. Memnun olmayan yetişkin katılımcıdan eğitimden verim alması beklenemez. Bu nedenle yapılacak eğitim memnuniyet anketi uygulaması eğitimin amacına ulaşıp ulaşmadığının en temel göstergesi olacaktır.

Okumaya devam et

Şirketlerde Mutluluk Yönetimi ama Nasıl?

Bugün kutladığımız Dünya Mutluluk Günü ile ilgili yazım Kariyer.net’in İnsan Kaynakları profesyonellerine yönelik olarak hazırladığı İK Blog’da  yayınlandı. Yazıyı http://www.kariyer.net/ik-blog/sirketlerde-mutluluk-yonetimi-ama-nasil/  adresinde ve aşağıda bulabilirsiniz.

Dünya Mutluluk Günü Kutlu Olsun ?

Şirketlerde Mutluluk Yönetimi ama Nasıl?

Teknolojik gelişmeler ve çalışma hayatında her geçen gün hızla artan rekabet ortamı kişileri daha iş odaklı yaşamaya itiyor. Teknoloji sayesinde 7-24 ulaşılabilen mobil çalışanlar haline gelen şirket çalışanları adeta birer tele-köle gibi iş odaklı yaşayıp zamanlarının çoğunu işe ayırıyor. Zaman baskısı nedeniyle de hayatta yaptıkları her şeyi normalinden 2-3 kat hızlı yapıyorlar. Tabii ki hızlı çekim yaşanan bir hayat beraberinde birçok olumsuzluğu da getiriyor:

Okumaya devam et

Eğitim Bütçesi Nasıl Hazırlanır?

Yıl sonuna yaklaştığımız şu dönemlerde firmaların çoğu eğitim ihtiyaç analizi ve eğitim bütçesi hazırlamaları çalışmalarını yapıyor. Eğitim ihtiyaç analizinin nasıl yapılacağına dair hazırladığım yazı Kariyer.net’in İnsan Kaynakları profesyonellerine yönelik olarak hazırladığı İK Blog’da dün yayınlandı. Yazıyı http://www.kariyer.net/ik-blog/egitim-butcesi-nasil-hazirlanir/ adresinde ve aşağıda bulabilirsiniz.

Okumaya devam et

Ücret Yönetimi ama Nasıl?

Yıl sonuna yaklaştığımız şu dönemlerde firmaların çoğu ücret çalışmalarına ve zam oranı hesaplamalarına başladı. Ücret Yönetimin nasıl yapılacağına dair hazırladığım yazı Kariyer.net’in İnsan Kaynakları profesyonellerine yönelik olarak hazırladığı İK Blog’da dün yayınlandı. Yazıyı http://www.kariyer.net/ik-blog/ucret-yonetimi-ama-nasil/ adresinde ve aşağıda bulabilirsiniz:

Okumaya devam et
marka

Siz Bir Marka mısınız?

Kariyer.net’in adaylara yönelik hazırladığı “Kariyer Rehberi” web sitesinde iş görüşmesi yapacak adaylara yol göstermesi amacıyla yazdığım “Siz bir marka mısınız” isimli yazımı http://www.kariyer.net/kariyer-rehberi/siz-bir-marka-misiniz/ adresinde ve aşağıda bulabilirsiniz.

Siz bir marka mısınız?

Ağu 29,2016

Şu an size “Siz kimsiniz?” diye sorsam ve sadece beş kelimeden oluşan bir cümleyle kendinizi ifade etmenizi istesem… Acaba kaç kişi hemen cevap verebilir?

Çok iyi okulları bitirmiş, bir değil iki yabancı dil bilen, hatta iş deneyimi olan adaylara bile bu soruyu sorduğumuzda uzun bir sessizlik yaşıyoruz. Onca yıllık emek, çaba ve mülakat için yaptığınız hazırlık sonucunda daha ilk soruda bir hüsran yaşanıyor. Peki, neden bu kadar kolay bir soruya cevap vermekte zorlanıyoruz? Neden kendimizi istediğimiz gibi ifade edemiyoruz?

marka

“İnsanın yarısı kendisi, diğer yarısı da kendisini nasıl ifade ettiğidir” –Emerson

Günlük alışverişlerde hangi ürünü alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Neden hep belli markaları tercih ediyorsunuz, hiç düşündünüz mü? Bugün dev şirketlerin borsadaki değerlerinin yarısından fazlası sahip oldukları markaların sağladığı gelirlerden oluşuyor. Markalaşma sadece telefon, araba veya yiyecek-içecekler için geçerli değil. İnsanlar da markalaşıyor. Siz yürüyen bir markasınız.

Şirketlerin bir kişiyi işe alırken yaptıkları seçim, tüketicilerin marka seçimlerine benzer. Mülakatta İnsan Kaynakları uzmanı sorar:  ”Neden bir başkasını değil de sizi işe alalım?” İşte bu soruya vereceğiniz yanıt, sizin hangi alanda ve ne ölçüde markalaştığınızın yanıtıdır.

Marka olup olmadığınızı anlama yolları

Başarılı bir marka kendini nasıl konumlandırır? Misyon ve Vizyonunuz nedir? İş hayatında var olma amacınız nedir? Kendinizi beş yıl sonra nerede görüyorsunuz ve tabii ki bu hedefe ulaşmak için neler yapacaksınız, şu ana kadar neler yaptınız, stratejileriniz neler?

Mülakatta aday Eğitim Müdürü olmak istediğini söylüyor. Peki nasıl diye sorduğumuzda, cevap “Çok çalışacağım” olmamalı! Şu ana kadar neler yaptın diye sorduğumuzda daha da beter yanıt geliyor, “Eğitim fakültesinde okudum!” Eğitim fakültesinde okumuş olmak yeter mi? Mezun olan binler hatta on binlerce aday olduğunu göz önüne aldığınızda… Marka bir sözdür. Ne olduğunuz ve ne yaptığınızdır. Şu an ne yapıyorsunuz? Marka, güçlü noktalarınızın çevrenize kanıtlanması, sonra da gerçekleşen her temasta bu sözlerin yerine getirilmesidir. Güçlü noktalarınız nelerdir?

Mülakatta stresle başa çıkabilme konusunda üstüme yok diyorsanız: “Ortaokulda okul değiştirdiğimde hiç arkadaşım yoktu, kimse benimle konuşmadı ama ben hiç stres yapmadım” cevabını verip eksi puan almak yerine hayatınızdaki farklı dönemlerde stresle başa çıkıp başarılı olduğunuz örnek olayları anlatmalısınız. Marka uzmanlaşmak demektir. Adayların en çok zorlandığı ve yanlış cevap verdiği konu budur.

Aday yeter ki iş bulayım kaygısıyla gelen her teklife olumlu bakar, her şeyi yapabileceğini düşünür. Kişi hem İnsan Kaynaklarında hem muhasebede hem de pazarlamada uzman olamaz. “Ne iş olursa yaparım” imajı kaybettirir. Uzmanlık alanınızı belirleyin ve o alanda çalışın. “”Üniversitede Maden Mühendisliği okudum, yüksek lisansımı da aynı alanda yaptım ama ben İnsan kaynaklarında çalışmak istiyorum” diyen bir adayın kariyer hedefinde attığı adımlar ne kadar doğru sizce? İnsan Kaynaklarında çalışmak istiyorsa neden yüksek lisansı Maden Mühendisliği alanında yaptı? Sonradan kariyerini değiştirme kararı verdiyse de İnsan kaynakları alanında gelişmek için neler yaptı?

Marka, beklentilerin üstüne geçer ve farklılıklar yaratır. Mülakatı yapan İnsan Kaynakları uzmanının anlamaya çalıştığı en önemli iki konu şudur:

– Eğitim, deneyim ve şirket kültürü açısından pozisyona uygun musunuz?

– Diğer adaylardan farkınız nedir?

Bu soruların cevabı “Beni işe alırsanız bunu anlarsınız” olmamalı. Sizin kişisel markanız da müşterinize yani işverene beklediğinden fazlasını vermeli. Beklentinin üstünde ne verebileceğinizi gerçek örneklerle anlatmalısınız.

Şimdi tekrar durun ve düşünün, siz gerçekten bir marka mısınız?

 

Lider Duygusal Zekaya Sahip Olmalı mıdır?

Liderlik ve Duygusal Zeka

Duygusal zeka, enerji ve motivasyon düzeyini artırmak için duyguları anlama, ve duygulardan yararlanma becerisidir. Duygusal zeka bireylerin duygusal benliğini ve ihtiyaçlarını anlamayı ve böylece onların kendi potansiyellerini geliştirerek daha verimli çalışabilmeleri yönünde motive etmeyi içerir. Liderliğin  %90’ını duygusal zeka oluşturmaktadır.

Duygusal zeka alanında yapılan araştırmalar göstermiştir ki duygusal zeka liderliğin ön koşuludur, kişi ne kadar üstün yetenek, zeka ve yüksek analitik düşünme gücüne sahip olursa olsun duygusal zeka olmadan liderlik yapamamaktadır. Bu sebepledir ki tarihteki başarılı liderlerin ortak özelliği duygusal zekaya sahip      olmalarıdır.

Duygusal zeka, Amerikalı psikologlar Peter Salovey (Harvard Üniversitesi) ve John Mayer’in (New Hampshire Üniversitesi) 90’lı yıllarda ortaya çıkarttıkları ve günümüzün sıkça konuşulan konulardan biri      haline geldi. Duygusal zeka kavramının geliştirilmesindeki en önemli çalışmalardan biri psikolog Daniel Goleman (New York Times) tarafından gerçekleştirilmiştir.

Duygusal zeka kavramı üzerinde yapılan   çalışmaları geniş kitlelere ulaştıran Goleman, “Duygusal Zeka” adlı kitabında, EQ’nun (Emotional Intelligence – Duygusal Zeka) başarı üzerindeki etkisini kanıtlamaya çalışmıştır. İnsanlarla olan iletişimimizi birebir etkileyen duygusal zeka, aynı zamanda bireyin sahip olduğu potansiyeli açığa çıkartmasında da etkin bir rol oynuyor.

Örgüt performansı ile liderin duygusal zekası arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Liderin ruh hali ve davranışları çalışanların ruh hali ve davranışlarını etkilemektedir. Liderin ruh hali bulaşıcı bir şekilde hızlıca örgütün her tarafına yayılmaktadır. Liderin mutlu ruh hali sayesinde, etrafındaki kişiler her şeye daha olumlu bakmaktadırlar ve bu sayede oldukça iyimser bakış açılarına sahip olmakta, yaratıcılıkları, karar almadaki verimlilikleri artmakta ve başkalarına yardımcı olmaya daha yatkın hale gelmektedirler.

Duygusal zekanın dört temel unsuru bulunmaktadır;

  • Kendini tanımak,
  • Kendi kendini yönetmek,
  • Sosyal farkındalık sağlamak,
  • İlişkileri yönetmektir.

O halde duygusal zekası yüksek bir lider, kendi ruh hallerini gözlemleyebilen, bunları değiştirebilen ve      empati kurarak başkaları üzerindeki etkisini anlayabilen ve onların moralini yükseltecek şekilde      davranabilen bir liderdir. Başka bir ifadeyle duygusal zekaya sahip lider ilişki yönetimi ve sosyal yetenekleri ile çalışanlarını yönetirken onları motive edip ikna edebilendir.

Duygusal zekanın beş bileşeni bulunmaktadır;

  • Özbilinç (kişinin kendisini çok iyi tanıması),
  • Kendini ayarlama (kişinin duygularını kontrol altına alması),
  • Empati (kendisini başarıya ulaştıracak diğer kişilerin duygularını anlama becerisi)
  • Sosyal beceri (diğerleriyle güçlü iletişim kurma ve yüreklendirme becerisi).

Daniel Goleman duygusal zekaya göre altı farklı liderlik tarzı olduğunu vurgulamaktadır;

  1. Dayatıcı liderler; anında itaat talep etmektedir.
  2. Güven verici liderler; insanlara güven vererek bir vizyon doğrultusunda ilerlemelerini sağlarlar.
  3. Yakınlık sağlayıcı liderler; onlar için çalışanlar her şeyden önce gelir.
  4. Demokratik liderler; çalışanların fikirlerine önem verir ve katılım sağlarlar.
  5. Sürükleyici liderler; yüksek motivasyon sağlarlar.
  6. Yönlendirici liderler; insanları gelecek için geliştirirler.

Bu liderlik tarzlarından dayatıcı liderlik hariç hepsi örgüt içinde olumlu bir iklim yaratırlar.